17 Mart 2008

Dünyanın Sonu Henüz Gelmedi

Tam görüş açımdaki bankta oturan 50lerindeki çifti fark ediyorum. Kısa boylu, hafif topluca, düzgün giyimli insanlar. Kadın artık beyazlamış olması gereken saçlarını siyaha boyamış, makyajını yapmış, siyahlarını giymiş. Adam neredeyse hiç siyah kalmamış ancak yaşına göre hala gür saçlarını öne doğru taramış, kot pantolonu ve yeleğiyle daha spor ancak daha yaşlı görünüyor. O yaştaki insanlar için görmeye alışık olmadığımız bir yakınlık içindeler. Kadın elini adamın kolunun altından geçirip adamın avucuna bırakmış, başını da omzuna yaslamış. Adam başı ona dönük bir şeyler anlatıyor ancak kadın üzgün, kendisini dünyadan soyutlamış, dinleme belirtisi de göstermiyor.

Onları izlemeye devam ediyorum. Eğer videoya çeksek görüntülerini adamın davranışları beden dilinde bir insanı nasıl yüreklendirirsiniz konusuna esaslı bir örnek olur. Kadını hayata döndürmek için sabırla konuşuyor, ara ara yanağını kadının alnına dayıyor, elini iki eliyle tutup sıvazlıyor. Kadın bütün bu çabanın bir yerinde başını kaldırıp umut arayan gözlerle adama bakıyor. Adam konuşmaya devam ediyor. Onu dinlemeye başlayan kadının gamzelerini ilk kez görüyoruz. Onu üzen her ne ise evet, sonunda ikna oldu, dünyanın sonu değilmiş. Kadının gamzeleri güldükçe görünüyor, morali düzeldi ancak ara ara bu yumuşak tesellinin tadını çıkarmak için başını dayıyor yine adamın omzuna. Adam bu cesaretlendirme işini yüksünmeden ve başarıyla yapmaya devam ediyor. Normalde böyle bir yakınlığı evde kimse görmezken bile sık yaşayan, ihtiyaç duyan bir insan gibi görünmüyor oysa.

Aynı anda az geride, fotokopicinin önünde bir delikanlıyla bir genç kız buluşuyor. Delikanlı kızı iki yanağından öptükten sonra devam ediyor, başını iki eliyle tutup şakağından, alnından, burnundan, tekrar yanağından öpüyor da öpüyor. Sanki bugün evden onu öpmek üzere çıkmış, bugün sevgilimi yüz kere öpeceğim; eğer öperken unutursam kaç kere öptüğümü, baştan başlayıp tekrar sayacağım diye karar vermiş gibi… Kız bu sevgi gösterisine direnmiyor, hatta çocuk öpmeyi bıraksa o yüzünde öpülmedik bir noktayı gösterip, burayı öpmedin diye şımaracakmış gibi duruyor. Üçüncü bir arkadaşları geliyor ve sanırım onlara buraya gelme nedenlerinin fotokopi –ders notu?- çektirmek olduğunu hatırlatıyor.

Banktaki teselli seansı iyi gidiyor. Kadının gülmekten güzelleşen yüzü adamda gözle görülür bir rahatlama yaratıyor. Ayağa kalkıp yola koyulduklarında hala konuşan adamı dinlerken bir çocuk gibi seviniyor, ikinci adımda adamın yanında sallanan elini tutuyor.

Hiç yorum yok: