21 Eylül 2007

Dr. Kuantum İstanbul’daymış



İzleyip yorumladığım What the Bleep serilerinin fikir babası olarak geçen kuantum fizikçisi Dr. Fred Alan Wolf’un İstanbul’a geleceğini medyadan, detaylarını buradaki resmi web adresinden öğrenmiştik. İlgi alanıma giren bir konu oldu mu gözü kapalı bir sazanlık sergileyen ben, nasıl olduysa bu habere ‘a öyle mi?’ deyip geçmiştim. Hafta içi etkinliklere katılma olasılığım yıllık iznimin tamamını kullanmış olma gerçeğiyle yüzleşince sıfırlandığı için olabilir. Yoksa herkesin itiraz ettiği fiyatı, karlı bir seminer için normal görünüyordu bana göre…

Bilgi para ilişkisi hakkındaki genel fikrim bilginin para etmesi gerektiğidir. Dolayısıyla basın toplantısında söylediği gibi –şimdiye kadar bilmemekle ne büyük şey kaybettiğimiz, dolayısıyla onun seminerinde öğrenmek için can attığımız- bir takım sırları ifşa edeceği seminer için bir günümü ve 800 ytlmi ayırırdım.

Ne var ki, Ebru Drew’in Vatandaki yazısını okuyana kadar semineri tamamen unutmuştum bile. Yazıdan çıkan ‘ bu muymuş?!’ anafikrini kabullenmeden önce seminere katılıp da deneyimlerini paylaşan başka biri varmıymış diye minik bir araştırma yaptım fakat Onur Baştürk’ün Kelebekteki yazısı dışında bir yazıya ulaşamadım. Onun yerine kendisi ne demiş bir baktım, bakmaz olaydım! Bolca sabaha konuşmuş, Pazartesi ‘secret saçmalık, sözlerimi çarpıttılar, asıl sırrı seminerde açıklayacağım’ şeklinde promosyon demeçleri, Perşembe ‘çekim değil titreşim’ vs vs… Bir de ‘bir işi seversen ve tüm enerjini ona ayırırsan o konuda en iyisi olabilirsin.’ Buyurmuş, ki ben de bunu bilip bunu söylerim!

Benim bu seminerden öğrendiğim –gitmediğim halde- ‘şşt! bir sırrım var, şu kadarlık bedelini ödersen sana söylerim’in yeni çağın mevcut bile olmayan ürünleri pazarlama stratejisinin bir parçası olarak ciddi bir pazar yarattığıdır nokta.

10 Eylül 2007

Buralardayım aslında

128295149867813750psstrudyla.jpg


Neredeyse bir aydır doğru düzgün bir mesaj ekleyemememin bir tek geçerli nedeni var, o da kendimi tatillerden alamamış olmam. Ancak iki haftadır şehirdeyim ve devamsızlığımın geçerli olmayan nedeni gayet alakasız bir şekilde, materyalist amaçlar peşinde zaman ve para harcıyor olmam. Detaylarını paylaşabilirim, paylaşmayadabilirim. Şu kadarcık deneyimime dayanarak özetleyebilirim ki, konusu ne olursa olsun, içinde reklam barındırmayan bir siteye içerik sağlamaya devam etmek neredeyse her kliklemenin parasal bir karşılığının olduğu günümüz internet deryasında bulunmaz bir nimetmiş. Bunun farkında olup buna devam etmek diğer taraftakilere göre su katılmamış safdillik olarak görünebilir. Ancak ben kokoloji kitaplarından tescillenmiş özgüvenimle, tavsiye edildiği üzere kibirli olmamaya gayret ederek, ilk görüşü benimsediğimi ifade etmek istiyorum ve sevinçle muştuluyorum: Eylemlerim devam edecektir efemm!

Ben eylemlerim üzerinde çalışırken siz de yukarıda karelerden birini gördüğünüz bu siteye bakın, gülün... Anlamıyorum diye moralinizi bozmayın, kedingilizceyi kısa sürede kapıyor insan.