01 Mart 2010

Derki Sayı 36: Çizibiyat

Size bu yazımda bahsedeceğim cinste kitaplara olan ilgim bir gün kitapçıda eşelenirken başladı. April yayıncılıktan çıkmış ünlü yazarların hikayelerini derlediği çizgi klasik serisinin birini görüp elime aldığımda, sayfalarını karıştırırken büyülenmiştim. Tamamını hemen oracıkta okuyup bitirme isteğimi, sadece birini alarak körelttim.

Eve döner dönmez internet kitapçılarındaki benzer ürünleri araştırdım. Birçok sonuçla karşılaşınca kendimi bir miktar cahil hissetsem de edebiyat klasiklerinin çizgiye döküldüğü bu ürünlerin Türkiye’deki yeniden canlanmasının geçen yılın ikinci yarısına denk geldiğini anladım. Son bir yıllık periyotta April yayıncılığın büyük öykü yazarlarının öykülerini farklı çizerlerin hazırladığı çizgi romanlarına ek olarak, Everest yayınlarının Shakespeare’in eserlerinin mangalarını Türkçeleştirdiğini, Yordam yayınlarının Marks’ın ünlü Kapital'inin mangasını japoncadan türkçeye çevirip bölümler halinde yayımladığını, NTV yayınlarının kalıcılık sınavını çoktan vermiş büyük romanları çizgi romanlaştırmaya Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı ile başladığını öğrendim. İnternet fiyatlarının daha uygun olduğunu görünce bu sefer kendimi tutmadım ve hepsini sipariş ettim.

Siparişimi dört gözle bekledim ve geldiği gibi birbirinden güzel kitapları resmen yuttum. Karikatüre özel bir ilgim olmasa da mizah dergilerinde beğenerek izlerim. Manganın ne olduğunu bilirdim ama takip edecek kadar değil. Edebiyata daha meraklı olduğum için çizgi romanların beni başka dünyalara götüren romanlar, öykülerle boy ölçüşeceğini hiç düşünmemiştim. Yanılmışım diyemeyeceğim. Çünkü bu sabırsızlıkla yenilerinin çıkmasını beklediğim kitaplar, düzenlemesinden içeriğine, ne birçoğumuzun okumaya cesaretimizin yetmediği tuğla kıvamında bir kitap, ne de eğlencelik olarak görülecek çizgi roman; ikisinin tüm güzelliklerini bir arada barındıran bambaşka bir tür. Bu yeni türü adlandırmak için önerim de, çizibiyat!

Çizime meraklı arkadaşlarımdan bunun ne kadar emek ve sabır isteyen bir uğraş olduğunu biliyorum. Yazın sanatına olan ilgimi derinleştirdikçe yazının, bir eser çıkarmanın da bir o kadar zor ve zahmetli olduğunu öğreniyorum. Dolayısıyla Türkçede henüz sınırlı sayıda olan bu çizibiyat örneklerinin benim için değeri çok büyük. Bu iki zor sanatı birleştirip bambaşka bir tür yaratmayı akıl edenleri ve bunları Türkçeleştirip –bence- değerinin çok altında fiyatlarla çizibiyatseverlere sunan yayınevlerini tebrik ediyorum. Daha önce eline almamış olanlara minik bir uyarı, bir kitaptan daha çabuk okunduğu için hemencecik bitiyor ve ne olduğunuzu anlamadan bağımlısı oluyorsunuz…