31 Temmuz 2006

Fourier Leibniz Gabor

Bir önceki mesajı ve genel olarak bloğu gören tüm arkadaşlarım beni kafayı sıyırmış olmakla suçladılar. Hatta durumu fazla ciddiye alan bir arkadaşım bütün hafta sonu boyunca bana eşlik ederek beni asosyalleşmenin pençesinden kurtaracak sürpriz programlar yaratıp elinden geleni yaptı. Aklımda holografinin matematiksel temelini anlatacağım bir mesaj yazmak varken bu çabalara yenik düştüm ve son iki günümü hologram adına neredeyse hiçbir şey yapmayarak geçirdim. İlginç, bu şekilde de geçebiliyormuş zaman… Blog yazmanın gözünü seveyim, aklından geçenleri yapamaz ve yazamazken bunun nedenini yazarak da pekâlâ blogunu aktif tutabilirsin. Gerçi senden holografinin tüm gizlerini açık seçik yazmanı bekleyen okurların ne düşünür bu içerik yoksunu mesajların hakkında, orası ayrı konu…

Aslında geçtiğimiz hafta boyunca boş kaldığım her fırsatta çalıştım. Başlangıç noktam elimden bir türlü düşmeyen –düşemeyen- Holografik Evren’de geçen iki cümle oldu: Onun (Gabor’dan bahsediyor) konuya yaklaşımı matematiksel olmuştur (tam benlik yani) kullandığı matematikse,19. yy. da Fransız Jean B. J. Fourier tarafından geliştirilmiş bir hesaplama yöntemiydi. (sayfa 53)

Bunu okuyan kurtlu Pınar ne yapar? Tabii ki internet kazan o kepçe dolaşır da dolaşır ve bahsi geçen amcanın kendi adıyla anılan serinin, dönüşümün, dönüşümün tersine dair başlıklara ulaşır. Teorisi hakkında kitapta da yeterli bilgi vardır, zamanının dâhilerinden biri olan Fourier amcamız dalgaları formüllere, formülleri de dalgalara çevirmeyi mümkün kılmış. E, ışığın da dalgalar halinde ilerlediğini bir önceki mesajdan biliyoruz (buraya yazmadım ancak epey bir okudum) Dolayısıyla Gabor amca da Fourier dönüşümü sayesinde lazer ışınının holografik tabla üzerinde yarattığı girişim desenlerini (yeri gelince anlatacağım bunu da) formüle etmiş olsa gerek.

Şimdi bir önceki mesajdaki bilimsel tavırdan sonra bu olsa gerekler hiç yakışmıyor, farkındayım. Ancak Fourier dönüşümünün üniversitelerin matematik bölümlerinde 4. sınıf dersi olarak okutulduğunu benimse hesap kitap işlerine kafam basmakla beraber son matematik dersini sayamadığım yıllar öncesinde aldığımı belirtirsem beni mazur göreceğinizi umuyorum. Yine de iş başa düşerse, benim kapı gibi matematik mezunu bir abim var, onun başına ekşiyebilirim.

Peşinden koştuğum ikinci cümle: Burada önemli olan, Leibniz’in dünyaya integral hesabını armağan etmiş ve bu integral hesabı sayesinde Dennis Gabor’un hologramı keşfetmiş olmasıdır. (sayfa 434)

Leibniz’in adını ilk kez duymama rağmen integrali ÖYS ye hazırlanan her Türk evladı gibi hatmetmiştim. (ne günlerdi, üniversite sınavı iki aşamalıydı) Hatırlamak için yine bir baktım, bir fonksiyonun eğrisinin altında kalan alan ya da hacmi hesaplamak için giderek küçülen dikdörtgenlerin kullanılması, türevin tersi olması, S ye benzer işareti vs. Çözülemeyecek bir şey yok ancak hologramla ilgisi konusunda bu sefer bir fikir yürütemiyorum. Eğer fikir yürütmekten öte, bilip de söylemeyen varsa onu gerçekleri açıklamaya çağırıyorum. İşte meydan!

Neyse, konumuza dönelim… Yaptığım çalışmanın bir kısmı da bu bilgilerin yer aldığı Türkçe kaynak olup olmadığını araştırmaktı. Başkası yazdıysa tekrarlamaya ne gerek var, değil mi?! İlginç olan, başkasının –henüz- yazmamış oluşu! Dünyayı değiştiren ve güncel hayata girmiş bir teknolojiye dair iki satır Türkçe yazının yazılmak için beni beklemiş olduğuna güçlükle inanıyorum. Umarım yanılıyorumdur, birileri yazmıştır ancak ben henüz bulamamışımdır. Sonuçta bu işe tamamen bireysel ve büyük ihtimalle saman ateşi hızında sönecek bir merakla soyunmuştum. Bir anda meydanı boş bulup kendimi bir sosyal sorumluluk projesinin baş aktristi ilan edebilirim. Bir de işi kotardığımı düşünün… Zaten çevremde uçuş modunda seyreden bir kişilik olarak bilinmekteyim, artık nasıl havalara girerim tahmin edemiyorum. Bir çağrı daha, hologram hakkında Türkçe bilimsel kaynakları bilenleri yorumlar kısmına bekliyorum.

En son, aynı zamanda en yakın ihtimal Dennis Gabor’un Nobel dersini adamakıllı okuyup çalışmak. Dün biraz göz gezdirdim, anlayabilirmişim gibi geldi. Bakalım bakalım…

Hiç yorum yok: