02 Temmuz 2006

Ödev vs.

Ankara’ya gittim döndüm. Hologram yapma adına bir şey yapmadığım için bir şey yazamıyorum da. Hologram yapmama deneyleri de bir yere kadar. İşi gücü, sosyal yaşamı olan bir insanım ben de nihayetinde… Dene dene, nereye kadar?

Bir önceki mesajımda tatilde –tatil mi, ne tatili canım, deneydi o, deney- yaptığım asıl şeyden bahsetmediğimi fark ettim. E, ismi ödev gibi sevimsiz olunca bilinçaltım derinlere bir yerlere sakladı sanırım. Tıpkı tatilde beyin hücrelerimin arasındaki bağlantıları bunları öğrenmek için kullanmayı reddetmiş olması gibi.

Uzun lafın kısası, araştırma yaparken Nobel ödülleri resmi sitesinde lazer ve hologramın 1964 ve 1971’de Nobel fizik ödülü almaları nedeniyle bulanların otobiyografilerinden, ödülü alırken yaptıkları konuşmalara kadar birçok bilgiye rastlamış ve adamakıllı okuma fırsatı bulamamıştım. Bunların içinde bir de Nobel dersi vardı ki gerçekten ders çalışır gibi bir mesaiyi hak ediyordu. Niyetim, bunların çıktısını alıp çalışmaktı. Ancak yaptığım çıktısını almak, okumak, anlamamak ve yastığımın altına koyup uyurken beynime girmelerini ummak oldu. Gerçekten!

Geriye arkadaş sohbetlerinde ne de çok yönlü, nasıl da entel –tu tu tu- olduğumu destekleyecek hologram şeması, Gabor’un hologramı lazerden önce bulduğu, lazerin de bulunduğunda ne işe yarayacağının bilinmediği gibi birkaç bilgi kaldı. Hayatımı –henüz- değiştirmeyen bilgiler, ancak temelli böbürlenme bakımından işe yaradığı kesin.

Hiç yorum yok: