09 Temmuz 2006

İçinden Hologram Geçen Filmler I

Memorizu (Memories - Hatıralar) (1995)

İki gün önce bu filmi izlerken içinden hologram geçen filmlerden bahsetmenin blogumu canlı tutacak fikirlerden biri olduğunu düşündüm. Film endüstrisi asıl amacı eğlendirmenin yanında kitlelere ulaşması amaçlanan bilgi ya da mesajlar için de kullanılıyor. Bu iki amaç için de teknolojinin son yeniliklerini cömertçe kullanıyorlar. Hologram gibi yeni bir teknolojiden ben de sanırım birçok başka insan gibi filmler sayesinde tanışmıştım. Bu kategoride tam olarak neler olacağını bilmiyorum. Eğer bu konu hakkında biraz düşünürsem kendimi, herkes zaten bilir demeden, Yıldız Savaşları’yla başlayıp kronolojik sırayla içinde hologram yer alan filmleri izlemeye adama ihtimalim yüksek. Öyle bir film izledim, blogumda yazayım demek bana göre fazla basit olduğu için bunu derhal bir projeye dönüştürme ihtiyacı şu satırları yazarken belirmiş durumda. Kendime güçlükle engel olarak hemen ‘Hatıralar’dan bahsetmeye başlıyorum.

Bir Japon animasyonu olan film aslında birbirinden bağımsız üç kısa filmden oluşuyor. Yapımcısı ve üçüncü bölümün yönetmeni anime piyasasında başarılı işlerde hem yazar hem yönetmen olarak imzası bulunan Katsuhiro Otomo. İçinden hologram geçen film ilk bölüm olarak karşımıza çıkıyor: Manyetik Gül (Magnetic Rose) 45 dakika civarında süren bu bölümün yönetmeni ise Koji Morimoto.

Gelecekte geçen bu filmde görevinden dönen bir uzay aracı aldığı yardım çağrısı üzerine evrenin manyetik alanı karışık, uzak bir bölgesine gitmek zorunda kalıyor. Sonradan bir gül şeklinde olduğunu anlayacağımız geçen yüzyıllardan kalmış bir uzay aracının içine iki görevli iniyor ve sinyallerin nedenini araştırıyorlar. Fakat buldukları görkemli bir geçmişin hologramlarından başka bir şey değil. Çağrıyı gönderen bir canlı bulma umuduyla dolaşırken karşılarına çıkan hologramlardan başarılı bir opera sanatçısının anılarını izliyorlar, şaşırıyorlar, kapılıp gidiyorlar, kendi anılarıyla ve korkularıyla yüzleşiyorlar vesaire…


Oyunbozanlık yapmamak için filmin sonunu anlatmayacağım. Bilimkurgu türünde, bana kalsa gerilim de diyebilirdim, bir animasyondan bahsettiğimiz için olayların olabilirliğini ya da mantıklılığını sorgulamayacağım. Sadece beklemediğim bir anda karşıma çıkan ve senaryosu hologram üzerine kurulduğu için bende hakkında yazma arzusu uyandıran bir filmdi, o kadar. Müziği de güzeldi, billur sesli bir sopranodan aryalar filmin çoğunluğunda yer alıyordu. Ancak bu Japonlar yaptıkları karanlık, kötümser ve sinirleri tel tel eden animasyonlarla ‘yaşasın artık büyükler için de çizgi film yapıyorlar’ sevincimi kursağımda bırakıyorlar, söylemeden edemiyorum.

Hiç yorum yok: