20 Şubat 2008

Derki Sayı 26: Çıkaramıyorsan Ekle

Yeni yılın ilk yazısını beni her yönüyle mükemmel bir yaşama yaklaştıran minik bir sırrımı paylaşmak için yazıyorum. Bu sırrı zaten bilenler ve uygulayanları tebrik ediyorum. Sır olarak bahsettiğim şeyi daha önce denememiş olanlar basitliğini gördükten sonra hayıflanmasınlar... Evet hayatımızı mükemmel yapabilecek şeyi öğrenmek çok basit, uygulamak... Orası size kalmış!

Bu sırrı uygulamak için öncelikle hayatımızı nasıl geçirdiğimizi matematiksel olarak ortaya koymak gerekiyor. Kendiminkini örnek olarak sunabilirim. 8 saat uyumak bana iyi geliyor. 7 saat uykuyla da idare edebilirim. 6ya düşünce çok verimli olamıyorum. Dolayısıyla günün üçtebirini uykuda geçiren biriyim. Kalan 16 saatin 11i işe giderken, dönerken ve çalışırken geçiyor. (eskiden 12-13 saatini ayırıyordum, işe yakın oturmanın, eve yakın çalışmanın ilk faydası, haftada artı 10 saat) Bunun bir saati öğle tatili olarak geçse de iş ortamından çok uzaklaşamadığım için onu da işten sayalım. Geriye hayatımın muhteşem 5 saati kalıyor!

Formülümün ilk ayağı basit; bir gündeki saat sayısını 24ün üzerine çıkaramayacağımıza göre değiştiremeyeceğimiz unsurları dışında kalan kısmına hoşumuza giden şeyleri eklemek. Tabii ki bu 5 saatin içine bir öğün, belki onun hazırlanması ve sonrasının toplanması, ertesi güne hazırlık ya da evin düzenini sağlamakla ilgili zaman alan başka şeyler yapması gereken insanlardansınız. Kendi başıma yaşamaya başladığım zamanlarda bunu kendi kendime bir meydan okuma olarak algılayıp ev ve mutfak işlerinin gözünü çıkarmıştım ve tüm bu muhteşem geçirebileceğim zamanlarımı çarşafları ütüleyerek ya da yerleri cilalayarak geçirmekteydim. Ev işi nankördür demelerinin nedenini anlamam uzun sürmedi neyse ki!

Ben de bu saatlerin hakkını verecek yeni aktiviteler ekledim hayatıma. Spor ve dans özgür saatlerimin muhteşem geçmesini sağlayan yeni uğraşlarım oldu. Haftanın birkaç gününü bu şekilde geçirmenin beni yormadığı gibi aksine şarj ettiğini fark ettim. Fiziksel aktiviteyi sakin olarak geçirdiğim başka uğraşlarla dengeledim. Bir hobi sahibi olmanın hayatımızı nasıl değiştireceğini anlatmam zor. Sadece keyif için yaptığın bir şeyde giderek ustalaşmanın keyfi bambaşka. Hatta biraz abartıp, bir konuya enerji ayırıp sabırla uğraşarak potansiyelini ortaya çıkarmanın güzelliğini yaşamaya ek olarak insanda herşeyi bu şekilde başarabileceğine dair bir inanç oluşturuyor diyebilirim. Yaşayıp görmek size kalmış... Belki yerler aynı sıklıkta cilalanmıyor ancak yaşanır bir ortam olmasını sürdürüyorum evimin... Birçok insan kadar tv izlemeye de vaktim kalmıyor ancak bunun da bir eksikliğini görmedim.

Sırrımın ikinci ayağı, hayatımızın içeriğini değiştiremeyeceğimiz kısımlarını, belki işyerinde hergün yaptığımız işleri hep bir öncekinden farklı bir şeklide yapmak. Bunun hayatımızın otomatiğe aldığımız kısımlarında tam bir farkındalık getireceğinden emin olabilirsiniz. Yine kendi hayatımdan bir örnek; gün içinde birsürü imza atmam gerekiyor, mesela önceden kontrol ettiğim dosyalar bir yığın halinde imzalamam için geliyor. İnsanın hızla bitirmek isteyeceği ve zihnini hiç çalıştırmadığı gibi imzasının bozulmasına kadar varabilecek bir sıkıcılık içeren bu iş aslında gün içinde yaptığım en zevkli şeylerden biri oldu. Çünkü her imza atışımda kendimin veya sevdiğim insanların ağzından ismimle başlayan bir cümle duyduğumu hayal ediyorum: Pınar seni seviyorum. Pınar seni özledim, Pınar seninle gurur duyuyorum... Hayatımda daha bilinçli bir afirmasyon çalışması yaptığımı hatırlamıyorum ve bunu gün içinde çalıştığım saatlerde yapmış oluyorum!

Hayatımın büyük bir kısmı değiştiremeyeceğim şeyleri değiştirmeye çalışmakla geçti. Değiştirmem gereken şey kendimmişim meğer... Herhangi bir iş yapıyor olabiliriz, ancak nasıl bir hayatımızın olacağı işimizle, hayatta sahip olduklarımızla ya da etrafımızdaki insanlarla ilgili değilmiş, nasıl biri olduğumuzla ilgiliymiş... Nasıl biri olduğumuzu bilmek yoldaki ilk durak, olduğumuz kişiyi olmak istediğimiz kişi haline getirmek ondan sonraki belki de son durakmış. Belki yol boyunca sürecek bu uğraş ise hayat yolculuğunu en zevkli yolculuk hale getiriyormuş. Daha iyi bir hayat olmalı diyenlere katılıyorum: Mükemmel bir hayat sürmek mümkün!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Günde 4 saat uyku, gün içind 15 dakikalık iki kestirme. Cevizli sucuk gibi geliyor bünyeye!

Pınar Y. dedi ki...

hmm, kafadan artı 3-4 saat eder...

ama uyku sadece bedeni değil ruhu da dinlendirir... hep zihin hep zihin nereye kadar :o