10 Ağustos 2007

Koşan Bulutların Adası

Rüzgârı insanın içinde esen ada:
Gökçeada



Bir varmış… Bir yokmuş… Kuzey egedeki iki adamızdan büyüğü olan Gökçeada, doğa ve dinlenme tatili için gidilesi görülesi bir yermiş. Mutlaka bagajında plaj şemsiyesi olan bir arabayla gidilmesi, tüm köyleri ve koylarının görülmesi, Tepeköy’de Barba Yorgo’da kalınmıyorsa bile bir akşam meyhanesinde kafa çekilmesi, ondan önce sizi karşılayan Eleni’ye mutlaka uğranması, merkezdeki Çakır’ın yerinde radika, karşısındaki pastane Meydani de efibadem kurabiyesi, Zeytinli Köyü'nde Beşiktaşlı Hristo’da tatlı yenmesi, Madamın dibek kahvesi içilmesi ve adaya özgü kekik balı, keçi peyniri ve zeytinyağı tadılması şart olan bir mini cennetmiş… Rüzgârın yönüne göre batı ucundaki Gizli Liman'da, güneydeki Laz Koyu'nda güneydoğusundaki Aydıncık'ta denize girmeden, o berrak denize hayran kalmadan döneni zaten dövüyorlarmış. Hah, bir de Aydıncık'taki tuz gölünün çamuruna bulanmak, bilmiyorsanız bile rüzgârlı deniz sporlarından en az birini denemek, geceleri keçi seslerini dinleyip yıldızları izlemek eğlence anlayışınıza uyuyorsa hiç durmayın, soluğu Çanakkale Kabatepe’de alın diyorlar… Dönünce keçilerin melemelerine karışan çan seslerini ve rüzgarın uğultusunu duymaya devam edeceğinizi garanti ediyorlar!

Hiç yorum yok: