05 Kasım 2006

Festival Kuşu Yine İşbaşında

Perşembe günü biten Komedi Filmleri Festivalinde izlediğim son filmler Kraliçeler -Reinas ve Kahrolsun Sevgililer Günü -Deadpan Valentine idi.

Kraliçeler, uzunca olmasına rağmen izlerken hiç sıkılmadığım bir aile komedisiydi. Homofobiklere göre olmadığını konusunu okuyan herkes anlamıştır sanıyorum. Tarafsız olmayı başaran izleyicilerin filmin aslında kadın gücüne dair olduğunu keşfetmekte zorlanmayacağını düşünüyorum. Kişisel düşüncem; insan söz konusu olduğunda her şey mümkündür, kadınlar söz konusunda olduğunda buna mucize olarak tanımlanabilecek şeyler de dahildir. Erkekler lütfen alınmasın bu yazdığıma, zira içtenlikle söyleyebilirim ki onlar olmadan hayat bu kadar keyifli olmazdı.


Kahrolsun Sevgililer Günü
beni açıklamasında yer alan anti romantik komedi tanımlamasıyla tavladı. Sinema konusunda, -aslında hiçbir konuda- öyle elit bir zevkim yoktur. Öyle romantik komedi neyin izlemem, nerde Almadovar, hani Lars Von Trier diye tutturmuşluğum yoktur. Her şeyde olduğu gibi, film seçerkenki başlıca kıstasım, hoşuma gitmesidir ve birbirinin kopyası, kadınların yalnız güçsüz olduğunu dikte eden alt mesajlar içeren amerikan romantik komedileri bu kategoriye girmediği için genellikle izlemem. Aslında çok film de izlemem ya, olsun, serbest kürsüde içimi döküyorum işte…


Neyse, anti romantik komedi nasıl oluyormuş merakıyla Fransız Kültür’e gittim ve bana çok daha uzunmuş gibi gelen ilk 15 dakika boyunca filmde bir şeyler olmasını bekledim. Tam çıkmaya niyetlenmiştim ki o kendini hayattan izole etmiş delikanlının sinir bozucu sessizliği yerini filmlerde pek görmediğimiz, rom-comlarda hiç göremeyeceğimiz bir özeleştiriyle bozuldu. Toplumu, hayatlarımızı, tercihlerimizi, rollerimizi, rol kesmelerimizi sakin ses tonunu hiç değiştirmeden sorgulasa da bendeki etkisi biri bana dan dun girişiyormuş şeklindeydi. Bu arbedeyi sağ sağlim atlatanları sütliman bir son bekliyormuş. Hayat sandığımızdan çok daha kötü olabilirmiş ancak en berbat hayatı bile düzeltmek mümkünmüş şeklinde gerilen sinirlerimizi gevşeten ana fikir benim de gayet anti bulduğum filme yakışmıştı.

Hiç yorum yok: