21 Ocak 2008

İnternetten Nasıl Para Kazanılır?

Bir süredir maddi konular hakkında yazıyorum. Bunun bolluk bilincinin bir doğrulaması olduğuna dair teorilerim var. Bunun olmazsa olmaz koşullarından diğerinin aksiyon olduğunu bildiğimize göre son yazımdan bu yana yaptıklarım aşağıda…


Ben çekim yasasını çok sevdim. Evi aldık, oturduk. Düzenimiz güzeldi, daha da güzel oldu. Ancak borcu duruyor. Şöyle ki, yasa gereği ben sahip olmak istediğim eve odaklandım, finansmanı için düşünce üretmedim. Bunun kısa sürede gerçekleşmesi borçla mümkün oldu. Tamam, “şimdi borç sahibi olmaktansa bunu finanse edecek başka bir kaynak gelsin, hatta tercihen, karşılığı olan ev satılmadan gelsin ki çekim yasasını çözdüğümün ilanı olsun” şeklinde yeni amacımı oluşturdum ve çalışmalara başladım.



Bir yandan bunun mümkün olduğuna, ihtiyacım olan kaynağın bana doğru yola çıktığına dair düşüncelere odaklanmış huzur dolu anlar geçiriyorum; diğer yandan gözümü açıp mevcut koşullarım içinde yeni fırsatları tarıyorum. Dokuz yıldır çalıştığım işim fazla sürpriz içermiyor; 9-6 arasındaki saatlerimi aylık sabit bir ücret karşılığında kiraladığım bildiğiniz ücretli hayatı. Eğer kısa sürede ciddi bir kaynağa işim sayesinde ulaşacaksam –yani son dokuz yılda başıma gelmeyen şey, bunu istedim diye oluverecekse- bunun ancak yasadışı bir şekilde olacağını görmek fazla zamanımı almadı. En hafifinden ömrün kalan süresi boyunca rahatsızlık/ kuşku/ kaçış demek olan maliyetini düşününce fazla oyalanmadan bu seçeneği eledim.



Daha sonra dikkatimi çeken şey internette karşıma çıktı. Herkesin başına gelmiştir, spam mesaj olarak gelen ‘biz zengin olduk, siz de olun’ ya da ‘lotodan para çıktı inanmazsın’ ya da ‘günde 1 saatini ayır ayda bilmem kaç bin dolar cepte’ şeklinde bu yazının başlığı olarak özetleyebileceğimiz konuda mesajlar… Daha önce bunları okumadan silerken mevcut amacım bu sefer en azından tam olarak ne olduğunu anlamak için bir miktar zaman ayırmaya yöneltti.



Seçenekler zengindi, bense en çabuk, en kolay ve tabii ki en geçerli yöntemi arıyordum. –



-Alışveriş sitelerinde satılan ürünlerin pazarlamasını yaparak sizin sayenizde satılan ürünlerden komisyon almak.

-Çok satılan ürünleri pazarlayıp, satış yaptıktan sonra toptancıdan ucuza alarak dört köşe olmak

-Google adwordsü kullanarak gelir elde etmek

-Boş zamanlarında data girişi yaparak para kazanmak.

-Altın ya da kur yatırımı yaparak köşeleri sekizlemek.

-Her zaman yaptığın şeyleri yaparak gelir elde etmek, e mail okumak, anket doldurmak, internette gezinmek gibi…

-Kumar sitelerinde rulet oynayarak zengin olmak

-Tanıdıklarınıza, tanımadıklarınıza, otellere yıldızlı tavan satarak köşeyi dönmek

-Ve bir de internetten zengin olmanın test edilmiş onaylanmış yollarını içeren bilgileri kullanmak benim karşıma çıkanlardı.



Kolaylık aradığım için işin içinde bir web sitesi oluşturmak, ürünleri postalamak gibi angaryalarla birkaç seçeneği eledim. Tavanları gökyüzü görünümüne çeviren şeye biraz güldüm. Doğruluğunu test etmek için bile fazla riskli bulduğum ruletle – iddiasına göre rulette bir sonraki elin hangi sayılara geleceğini hesaplayan bir program yapmış- bankacı halimle bile girişmeyeceğim altın ve parite oyunlarını da eledim. Zaten amacımız internetten zengin olmak olduğuna göre denemeye değer bulduğum seçenek de sonuncusu oldu. Zaten bilgiyi severim ben, kolaylıkla kaynak ayırabilirim…



Konsepti belirlemiş olmak işin ufak bir yüzdesiydi. Bilinçli bir tercih yapabilmek için karşıma ilk çıkan siteye atlamak yerine emsallerinin içinde en mantıklı olanı seçmeye gayret ettim. Bu şekilde aratınca ne çok sonuç çıkıyor insanın karşısına inanamadım! Aramadığımız halde gelen spamlar boşuna değilmiş.



Karşılaştırdığım örneklerin tamamının ortak özelliği üyeliğin ücretli oluşuydu. Ücretler de 15 dolardan 150 dolara kadar değişiklik gösteriyordu. Mahiyeti gereği tam olarak ne yapıp da onlar gibi iki haftada 5000, ayda 30000 dolar kazanacağımızı söylemiyorlardı. Ancak ikna yeteneklerinin yüksek olduğunu söyleyebilirim. En aptal kişi bunu yapabiliyorsa sen de yapabilirsinler, ihtiyacın olan her şeyi biz öğreteceğiz, bir şey bilmene gerek yoklar gırla gidiyordu. Tam her şey bu kadar güzel olabilir mi acaba diye içine kuşku düştüğünde sanki bunu hissetmiş gibi, pazarlama birden bunun sahte olmadığına dönüyor, kendilerine telefonla ulaşabileceğine, şirketlerinin adresinin belli olduğunu yazıyorlar. Nasıl iki kere iki dört ediyorsa, bizi dinleyip yap dediklerimizi yapanlar da ayda onar yüzer bin dolarları hesaplarında görüyorlar, bu kadar basit, daha ne bekliyorsun?!! Hiçbir şey olmazsa zaten yatırımını çıkardığın gibi ayda o beğenip de almayı ertelediğin çantaları alabileceğin, arkadaşlarınla hovardalık yaparken harcayabileceğin birkaç yüz dolarcığın olur fena mı?! Şeklinde bitiriyorlar. Ha tabi yüzde yüz müşteri mutluluğuna dayanan sistemlerine pek çok güvendiklerini ve geri ödemenin mümkün olduğunu ama bunu istemeyeceğimizden emin olduklarını da ekleyerek… Hala ikna olmayanlar için kendi öykülerini anlatmaya başlıyorlar. O da bizim gibi hayallerini gerçekleştirmek istemiş, internette elini attığı her şey fos çıkmış, bir sürü para yatırdığıyla kalmış, ama bu sistem gerçekten çalışıyormuş, hepsinden farklı, üstelik en ucuzuymuş, keşke daha önce rastlamış olsaymış falan filan…



Kısaca oltaya geldim, 15 doları nelere vermiyoruz ki deyip üye oldum. Kurulum sırasında birkaç aksilik oldu, mail yazdım cevap aldım, sevindim, bak karşımda gerçek insanlar var diye… Programın aslında ne olduğunu okuduğumda yaşadım ilk şoku! Olay insanları internetten zengin olacaksın vaadiyle kandırıp 15 dolarlarını vermeye ikna etmekten ibaretmiş! Senin sayende sisteme katılanların ödediklerinin yüzde ellileriyle de sen güya ayda beşbin onbin kazanacakmışsın, peh… Ancak bunun için ihtiyacın olan her bilgiyi sunmuşlar, doğruya doğru. Senin sayfana tıklama sağlayacak web sitelerinin adreslerini, o adreslere gireceğin linkleri, banner kodlarını vermişler. Ama o da beleş değil. Ürünlerden seçiyorsun, 50000 banner gösterimi 5 değil 3,99 dolara düştü, ya da garantili 2000 tıklama 9,99 gibi bir şeylere bütçene göre yatırım yapıp tıklayanların senin kadar saf olmasını diliyorsun. Bir de aklını çelecek şekilde bir sunum yapmaya çalışmak cabası. Şahsen ben oltayı henüz yutmuş, boğazındaki yarası taze biri olarak henüz gerçekleşmemiş bir şeyi olmuş ya da olması kesinmiş gibi ifade etmekte mini bir vicdan bunalımı yaşadım.


Tıklamaları beklerken de programın diğer zamazingolarına baktım. Artık eşiği geçtik ya, bunlar beleş:

-anket doldur para kazan

-e mail oku para kazan

-webde gezin para kazan

-alışveriş yap para kazan (eğer USA’da oturuyor olsaydım)

-yeni bir araba dene para kazan (aynen, USA’da oturuyor olsaydım)

-15 dakikada bir milyon dolar kazan (!)



şeklinde seçenekler… Saflığım sanırım tecrübegeçirmez olduğundan, tabii ki son maddeye kilitlendim. On beş dakikada oluyorsa ne duruyorum?! Neyse ki uzun değilmiş. Savaş nedeniyle (kim çıkarttı acaba) değeri düşen ırak dinarına yatırım yaparsan savaş bittiğinde –yani yakında???- ırak dinarının gerçek değerine ulaştığında milyon dolarlar sahibi olmak işten değil şeklinde aklımın sınırlarını zorlarcasına bir ironi barındıran öneriyi sadece bir sayfaya sığdırmıştı. Sonraki sayfada da ırak dinarının neye benzediğini ve paranı fiziki olarak teslim almanın sandığın kadar pahalı olmadığı gibi sıcak diyarlara egzotik bir seyahat anlamına geldiğini yazmamış mı?! Değerlendirmeyi size bırakıyorum…



O kafa bulanıklığı hakimken diğer seçeneklere bakıyorum. Eh, boş durmaktan iyidir deyip mail adresini sisteme giriyorsun ki sana para kazandıracak fırsatlar aksın… Biraz sonra mailler gelmeye başlıyor: Aşağıda ücretli bir mailimiz yer alıyor… tıklıyorsun, sitenin üzerinde bir bilgi notu: eğer bu siteyi 15 sn boyunca görüntülerseniz 0,01 cent hesabınıza artı olarak yazılacak. Yanlış mı okudum, cent mi dolar mı derken gerçekten bir doların yüzde biri olan centin yüzde birinden bahsettiğini anlıyorum. Bu sırada site hala açılmamış oluyor ancak sayaç işlemekte, 15 sn geçmiş, teşekkür ediyoruz diyor yukarıdaki yazı. Ben şaşkınlıkla yine de bekliyorum, bakalım ne çıkacak diye… 15 dolar uçlan, sana anlatacaklarım aklını başından alacak, yeminle! Gibi kendince yaratıcı olmayı denemiş başka bir saf oltaya takıldığım siteye yöneltmiyor mu?!!!! Yuh artık, kendin tıklansın diye reklam ver, reklam sana gelsin! Bu şekilde zengin olacaksan ölme eşeğim ölme derler anadoluda.



O an benim bu işin kendi kendini doğuran bir kısır döngü olduğunu anladığım andı. Tabii ki giderek azalmasına rağmen Internet kullanıcıları içinde benim gibi bu oltaya gelecek saflar vardır, ne kadar yaygın bir reklam yaparsan o kadar çok insana yani o kadar çok safa ulaşırsın. Arada mail kutunu dolduran mesajları sırf tıklayıp silme pahasına bir sürü işaret parmağı performansı sergiler üstelik benim gibi 0,1648 doları ancak birkaç haftada kazanırsın. Senin bu işlere bulaştığını gören bilumum akbabalar, yok senin yerine reklamlarını milyon küsur reklam sitesine kaydeden programın yerini söylemek için 20 dolar ver, yok adwords hakkında hiç kimsenin bilmediği şeyleri öğrenmek için normalde 50 dolar ama hadi şana 15 olsun –rakamları ben yuvarlıyorum aslında 19,99 14,99 gibi rakamlar- şeklinde karşılığını alamayacağın başka yatırım önerileri ile üzerine üşüşüyorlar…



Ben bahsi geçen programın crack sürümünü indirmek için –artık gözüm açıldı ya- şöyle bir aranıp, sadece 4,97 karşılığında ona ve daha zilyon tane şeye ulaşabileceğim bir siteye bir yetişkin sitesi deneme üyeliği üzerinden ulaşacağımı sanıp üye olduktan sonra programa dair hiçbir şey bulamayınca bunlara zaman ve para yatırımı yapmayı bıraktım. Öyle bir iki saat değil de bütün zamanını ayırdığın, vicdanını bir kenara koyduğun bir çalışma için bahsedilen paraları kazanmanın mümkün olduğunu gördüğüm halde. Ancak bu benim yapmak istediğim bir şey değil. Sonuçta webin tarlabaşı kıvamındaki mahallelerinde gezinmenin maliyeti sanal kartıma gelen 33,61 dolar oldu. Hesabımdaki 0,16 doları düş, tam tamına 33,45 usd. Kazandığım ise başta ‘Internet yok pahasına nasıl kirletilir’ olmak üzere bir dolu deneyim.

07 Ocak 2008

Einstein Sergisi

Ben dün Einstein Sergisine gittim nokta. Einstein bir yana, serginin vaadettiğinin çok azını sunduğunu belirtmeliyim. Ya da ben fazlasıyla gaza gelmiş bir şekilde, sergiyi gezmek için tamamının boş olduğu bir pazar günü bekleyerek ve bekledikçe de heyecanlanarak gittiğim için bana öyle geldi.



Şuradaki resmi sitesinde yazdığı gibi saat dokuzda değilse bile onda serginin kapısındaydım ve benden başka sadece görevliler vardı. Halbuki biletixte önceden biten biletler vsyi okuyunca kalabalığa kalmadan sergiyi gezmek gerek diye düşündürttü. Zamanla kalabalıklaşsa da çıkarken bile 20 kişiden fazla izleyici yoktu. Üstelik bütün filmleri izlediğim, her zamazingonun açıklamasını dinlediğim halde sadece iki saat geçmişti.



Sergi izlenimlerini benden bile daha motive başka bir arkadaş şu adrese yapmış. Daha iyisini yapabileceğimi sanmıyorum. Benim eklediğim şeyler kendi çektiğim fotoğraflar olsun. Üstteki bir karadelik simülasyonunun karşısındaki halim. Alttaki kare sergiden daha çok beğendiğim Doğuş Oto Center'in görünümü. En alttaki ise serginin karanlık ortamından sonra hava almak için kendimi attığım Yeniköy Spor Tesislerinin Lokalinin duvarına tüneyerek bana modellik yapan martı.